GDO’LU GIDALARIN İNSAN SAĞLIĞINA ZARARLARI
Doğal yollarla meydana gelmeyen ve gen dizilimi üzerinde oynama yapılarak oluşturulan ürünlere, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) deniyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) genetiği değiştirilmiş organizmaların risk potansiyellerini üç ana başlıkta açıklar:
1. Doğada karşılaşılan bir organizma olmamaları nedeniyle alerjik reaksiyona neden olma potansiyelleri;
2. Entegre edilen genin, insanların vücut hücrelerine ya da vücutta yaşayan bakterilere transfer olma potansiyeli;
3. Genetiği değiştirilmiş organizmaların doğal tarım ürünlerine transfer olma potansiyeli.
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre tüm bu riskler açısından sıkı denetimi gerçekleştirilmesine rağmen henüz GDO'ların tüketiminin, üretimine/satışına izin verilen ülkelerdeki insanların sağlığına olumlu-olumsuz etkisini kanıtlayan bir bilimsel araştırma bulunmamaktadır.
İnsan sağlığı üzerindeki etkisi kesin olarak kanıtlanmamış olan GDO’ların muhtemel zararlarını şöyle sıralayabiliriz:
• Genetiği değiştirilmiş organizmaların toksik, alerjik, teratojenik ( anne karnında maruz kalan bebekte görülen yapısal anormallikler ) zararları olabilir.
• Kimyasal ilaçlara dayanıklı bir GDO'nun poleni melezleme suretiyle bir yabancı ot tohumuna geçebilir ve bu geni alan bitki de kimyasal ilaçlara dayanıklılık geliştirebilir.
• Kimyasal ilaçlara dayanıklı genetiği değiştirilmiş ürünler bir sonraki yıl da çıkabilir. Ve kültürel olarak kontrol edilmeleri zor olabilir.
• Genetiği değiştirilmiş bitkiler toprak içinde bulunan doğal canlı yaşama zarar verebilir, böylece besin döngüsünü sona erdirebilir.
• GDO'lu ürünler yeterli kadar besleyici olmayabilir ve hazmı zor olabilir.
• Yeni yapılan araştırmalar GDO’lu besinler ile beslenen hayvanlarda organ problemleri ortaya çıktığını ortaya koymuştur. GDO’lu mısır ve soya fasulyesi ile 90 gün süreyle beslenen farelerde karaciğer ve böbrek zehirlenmeleri ortaya çıkmıştır.
